Uzman Psikolog Özge Özcan diyor ki; Oyun, tüm zamanların yer ve kültür farkı gözetmeksizin, çocukların bedensel, psikolojik, sosyal ve zihinsel açıdan gelişimine yardımcı olan yegane faaliyetidir.Montaigne(1522-1592) oyunu, çocukların en gerçek uğraşıları olarak tanımlarken, Lazarus’a göre (1883) oyun kendiliğinden ortayan çıkan, hedefi olmayan mutluluk getiren bir faaliyettir. İsviçreli psikolog J. Piaget (1945) ise oyunu ‘uyum’ olarak tanımlamıştır.
Peki çocuklar neden oyun oynar? Büyüklerin ayaklarına dolaşmamak için mi yoksa yapacak başka işleri mi yok ? Oyun çocuk için bir ihtiyaçtır. Çocuğun dili oyundur. Çocuklar oyun oynayarak, kendilerini ifade eder, yetenekleri gelişir, becerileri artar ve en önemlisi ruhsal yaşamlarında onarım sağlarlar. Yani oyun sayesinde çocuklar korkularını, kaygılarını, üzüntülerini kısacası duygularını ifade ederler. Ünlü Filozof J.J. Rousseau da ‘ önce çocuğun duyu organları eğitilmelidir. Bu da ancak oyun yoluyla olur’ diyerek oyuna atfettiği önemi vurgulamıştır.
Oyun çocuklarla yapılan ruhsal çalışmaların temeli olup, çocuğun oyunlarını gözlemleyerek, oyunların içeriğini anlamaya çalışmak oyun terapilerinin odak noktasını oluşturur. Çocuk yaşadığı travmatik bir yaşantıyı oyununda tekrar tekrar deneyimleyerek, kendisi için travmatik etkiyi azaltmaya çalışır. Bu da oyunun iyileştirici gücünü göstermektedir.
Oyun çocuğun gizemli dünyasıdır. Sizler çocuğunuzun sadece oyun oynadığını sansanızda o sadece oyun oynamaz. Çocuk oyunda kendine ait bir dünya oluşturur. Sizin göremediğiniz pek çok şeyi görür, hayal eder. Oyun odaklanmayı gerektirir. Çocuğunuz konsantre olmayı da bu sayede öğrenir. Pek çok anne baba çocuğu kendi kendine oynamayı öğrensin ister. Bu sayede büyüklerde kendi işlerini gönül rahatlığı ile yapabilirler. Bazen de ısrarla anne baba çocuğunun oyununa dahil olmak ister. Burada önemli olan onunla gerçekten oynamak mı yoksa onu oyalamak mı istediğinizdir. Çocukların en dayanamadığı şey kendisi ile oyun oynar gibi yapan yetişkinlerdir. Çünkü çocuğun oyun dünyasının içine dalmak, o dünyayı kavramak gerekmektedir. Yani çocuğun fazntazidünyasına dahil olup ordaki kahramanlarla tanışmak ve o dünyanın kurallarına tabii olmak gerekir. Buna hazır mısınız? Sizler her ne kadar çocuğunuzun yanında olsanız ve oyun oynuyor zannetseniz de çocuğunuz sizi o dünyasına kabul etmez ise sadece fiziken orda olup, ona eşlik eden olursunuz. Size göre onunla bir saattir oyun oynuyorsunuzdur halbuki çocuğunuza göre hiç oynamamışsınızdır.
Oyun her yaş döneminde vardır. Ancak yaşgrubuna göre oynanan oyunlar farklılık göstermektedir. Örneğin 0-2 yaş bebeklik döneminde kendi bedenini keşfetmeye yönelik oyunlar oynanırken, örneğin motor aktiviteler… 2 yaşından itibaren paralel oyun dönemibaşlar. Başka çocuklarla yanyana oyun oynabilir ancak her çocuk yine bireysel oynayacaktır. Bu dönemin benmerkezci bir dönem olduğunu unutmamak gerekir. 3 yaşından itibaren ise birlikte oyun dönemi başlar. Sembolizayon kapasitesi gelişir. Artık çocuklarınızla sembolik oyunlar dediğimiz evcilik, öğretmencilik, doktorculuk oynayabilirsiniz. Bu oyunlar onun ruhsal gelişmi açısından büyük önem taşımaktadır. 5-6 Yaşlarında ise artık oyun konusunda deneyimli hale gelmiştir. Kendi oyununu ve oyuncaklarını seçebilir.Hayal dünyası çok geniştir. Hangi yaş grubunda olursa olsun çocuklar dürtülerini oyun sayesinde boşaltırlar. Bu sebeple onlara bu dürtülerini boşaltabilecekleri oyun alanları yaratmak çok önemlidir. Özellikle bu yaz aylarında bahçe, sokak oyunları onların enerjilerini atarken aynı zamanda eğlenmelerine, eğlenirken öğrenmelerine ve gelişmelerine olanak sağlamaktadır.Oyunlarda çocukların yaratıcılığı teşvik edilmeli, birlikte oyun oynansa dahi, kesin kurallarla yaratıcılık etkilenmemelidir. İngiliz Pediatrist ve çocuk psikinalistiD. W. Winnicot’un da dediği gibi ‘ azıcık yasak, çok çok oyun… Size yolu gösteren ama eşlik etmekte ısrar etmeyen kibar bir yerli gibi…’
Bol oyunlu bayramlar…